DEVAM: 31- SÜT EMEN
KÜÇÜĞÜN SİDİĞİNİN HÜKMÜ VE NASIL YIKANACAĞI BABI
103 - (287) حدثنا
محمد بن رمح
بن المهاجر.
أخبرنا الليث
عن ابن شهاب،
عن عبيدالله
بن عبدالله،
عن أم قيس بنت
محصن؛ أنها
أتت النبي صلى
الله عليه
وسلم بابن لها
لم يأكل
الطعام. فوضعته
في حجره. فبال.
قال فلم يزد
على أن نضح بالماء.
[:-663-:] Bize Muhammed b. Runıh b. el-Muhacir rivayet etti. (Dedi
ki) : Bize Leys, İbni Şihap'tan, o da Ubeydullah b. Abdillah'tan, o da Ümmü
Kays binti Mihsan'dan naklen haber verdi ki Ümmü Kays:
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'e henüz yemek yemeye başlamamış bir oğlunu götürüp onun
kucağına koydu. Çocuk da işecli. (Ravi) dedi ki: Su serpmekten fazla bir şey
yapmadı.
Diğer tahric: Buhari,
223; Müslim, 5766 -buna yakın-; Ebu Davud, 374; Tirmizi, 71 -buna yakın-;
Nesai, 301; İbn Mace, 524 -buna yakın-; Tuhfetu'l-Eşraf, 18342
(287) وحدثناه
يحيى بن يحيى
وأبو بكر بن
أبي شيبة وعمرو
الناقد وزهير
بن حرب. جميعا
عن ابن عيينة،
عن الزهري،
بهذا الإسناد.
وقال: فدعا
بماء فرشه.
[:-664-:] Bu hadisi bize Yahya b. Yahya ile Ebu Bekr b. Ebi Şeybe,
Amru'n-Nakıd ve Züheyr b. Harb dahî toptan İbni Uyeyne'den o da Zühri'den
naklen bu isnadla rivayet ettiler. Ravî:
''Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) su istedi ve onu bevlin
üzerine serpti'' demiş.
104 - (287) وحدثنيه
حرملة بن
يحيى. أخبرنا
ابن وهب.
أخبرني يونس
بن يزيد؛ أن
ابن شهاب
أخبره قال:
أخبرني
عبيدالله بن
عبدالله بن
عتبة بن
مسعود؛ أن أم
قيس بنت محصن
(وكانت من
المهاجرات
الأول اللاتي
بايعن رسول
الله صلى الله
عليه وسلم،
وهي أخت عكاشة
بن محصن. أحد بني
أسد بن خزيمة)
قال: أخبرتني؛
أنها أتت رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
بابن لها لم
يبلغ أن يأكل
الطعام. قال
عبيدالله:
أخبرتني؛ أن
ابنها ذاك بال
في حجر رسول
الله صلى الله
عليه وسلم.
فدعا رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
بماء فنضحه
على ثوبه. ولم
يغسله غسلا.
[:-665-:] Bana Harmele b. Yahya rivayet etti (Dediki): Bize ibn-i
Vehb haber verdi (Dediki): Bana Yunus b. Yezid İbn-i Şihab’dan haber aldı.
Dediki: Bana Ubeydullah b. Abdullah
b. Utbe b. Mes’ud haber verdi. onada Ümmü Kays binti Mıhsan haber vermiş. (Bu
kadın Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) e bey'at eden ilk
muhacirlerdendir. Kendisi Ben-i Esed b. Huzeyme'den bir zat olan Ukaşetü'bnü
Mıhsan'ın kız kardeşidir) Ubeydullah demişki:
Ümmü Kays'ın bana haber
verdiğine göre; kendisi Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e henüz yemek
yiyecek yaşa gelmemiş bir oğlunu götürmüştü. Ubeydullah dedi ki: Um Kays'ın
bana haber verdiğine göre o oğlu Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
kucağına işedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir su getirilmesini
istedi, onu elbisesine serpti ve onu (bilinen) bir şekilde yıkamadı.
DAVUDOĞLU AÇIKLAMA: Sabî: Bazılarına göre
süt emen çocuk demektir. Bazıları yeni doğan çocuğa hem sabi hemde velid ve
tıfıl denildiğini söylerler. Cevherîye göre; sabî ile gulam mana itibarı ile
müteradiftirler. Sabi'nin cem'i sıbyandır. Dara-Kutnî 'nin rivayetine göre
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in kucağına bevl eden çocuk Abdullah
b. Zübeyr'dir. Dare-Kutnî bu hadisi Haccac b. Ertad'dan rivayet etmiştir.
Hadîsin devamında Hz. Aişe (Radıyallahu Anha) «Ben çocuğu Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)in kucağından Şiddetle çekip aldım. Bunun üzerine
«O daha yemek yemeye başlamamıştır. Onun bevli zarar elmez.» buyurdular
demektedir.
Bazıları
çocuğun Hz. Hasan bazılarıda Hz. Hüseyin (R.A.) olduğunu söylerler. Müslim'in
Harmele tarikiyle Ubeydullah b. Abdillah 'tan tahriç ettiği Ümmü Kays hadîsinde
bevleden çocuğun Ümmü Kays'ın oğlu olduğu tasrih edildiğine göre hadisenin
müteaddid defalar vuku bulduğu anlaşılıyor.
Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) küçük çocuklara hayır ve bereket duasında
bulunur. Başlarını mesh ederdi, Bereket: Hayırın sübutu ve çokluğudur.
Tahnîk:
Hurmayı çiğniyerek onunla çocuğun damağını ovmaktır. Bundan maksat yine
teberrüktür.
NEVEVİ ŞERHİ (660-665) : Bu babta (660)
"Aişe (r.anha)'dan ... "; Diğer (661) rivayette: "Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e süt emen küçük bir çocuk getirildi. .. "
Ummu Kays'ın (663) "Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) henüz yemek yemeye
başlamamış bir oğlunu getirdiğine dair" hadis; (664) rivayetinde "bir
su getirilmesini istedi ve onu serpti" diğer (665) rivayette: "Suyu
üzerine serpti ve orayı bir şekilde yıkamadı" buyurulmaktadır.
"Sıbyfm:küçük
çocuklar" sad harfinin kesreli okunması meşhur olan söyleyiştir. İbn
Bureyd ötreli olarak subyan diye söylendiğini de nakletmektedir.
"Onlara
mübarek olmaları için dua ederdi." Yani onlara dua eder ve onların
üzerlerini sıvazlardı.
Bereketin
asıl anlamı hayrın sabit olması ve çokluğudur.
"Onları
tahnik ederdi" sözü ile ilgili olarak dilbilginleri şöyle demektedir:
Tahnik
kuru hurma ya da ona benzer bir şeyi çiğnedikten sonra küçük çocuğun damağına
ovalayarak çalmasıdır. Fiilin şeddesiz haneke ve şeddeli hanneke olarak
telaffuzu meşhur iki söyleyiştir. Buradaki rivayet ise şeddelidir, iki
söyleyişin daha meşhur olanıdır.
"Süt
emen çocuk" Henüz süt emen ve sütten kesilmemiş olan çocuk
demektir.
Babtaki Hadislerin İhtiva Ettiği Hükümler
1-
Yeni doğmuş çocuğun tahnıki müstehaptır.
2-
Salih ve fazilet sahibi kimseler ile teberrük caizdir.
3-
Çocukları onlar için bereketle dua etmeleri maksadıyla fazilet sahibi kimselere
taşıyıp götürmek müstehaptır. (3/194) Çocuğun yeni doğmuş olması ile doğumundan
bir süre sonra götürülmesi arasında müstehaplık bakımından bir fark yoktur.
4-
Küçük çocuklarla ve başkalarıyla güzel geçinmek, yumuşak davranmak, mütevazı ve
şefkatli hareket etmek menduptur.
5-
Bu babın maksadından anlaşıldığı üzere küçük çocuğun sidiği üzerine su serpmek
yeterlidir.
Küçük
erkek çocuğu ile kız çocuğunun sidiğinin nasıl temizleneceği hususunda ilim
adamlarının üç ayrı görüşü vardır. Aynı zamanda bunlar bizim mezhep
alimlerimizin de üç görüşünü ifade eder. Sahih, meşhur ve tercih olunan görüşe
göre küçük erkek çocuğun sidiği üzerine su serpmek yeterli olmakla birlikte kız
çocuğun sidiği için bu yeterli değildir. Aksine onun da diğer necasetler gibi
yıkanması zorunludur.
İkinci
görüş her ikisi için de su serpmek yeterlidir. Üçüncü görüş ise her ikisine de
su serpmek yeterli değildir. Bu son iki şekli mezhep alimlerimizden et-Tetimme
sahibi ve başkaları nakletmiş bulunmaktadır; ama bu iki görüş şaz ve zayıf
görüşlerdir .
Aralarında
fark gözetileceğini söyleyenler arasında Ali b. Ebi Talib, Ata b.
Ebi
Rebah, Hasan-ı Basrı, Ahmed b. Hanbel, İshak b. Rahuye, selef ve hadis
ashabından bir topluluk ve Malik (r.a.)'ın mezhebine mensup ilim adamlarından
İbn Vehb de vardır. Aynı zamanda bu görüş Ebu Hanife' den de rivayet edilmiştir.
Her ikisinin de çişinin yıkanması gerektiğini söyleyenler arasında
kendilerinden nakledilmiş meşhur rivayete göre Malik ve Ebu Hanife ile Kufeli
alimler de bulunmaktadır.
Şunu
bilmek gerekir ki, buradaki görüş ayrılığı yalnızca küçük çocuğun üzerine çiş
yaptığı şeyin temizlenme keyfiyeti ile ilgilidir. Onun çişinin necis olduğunda
görüş ayrılığı yoktur. Mezhebimize mensup bazı ilim adamları küçük çocuğun
sidiğinin necis olduğu üzerinde icma bulunduğunu ve bu hususta Davud ez-Zahirl'
den başka muhalefet edenin bulunmadığını nakledenler de vardır.
Hattabı
ve başkaları der ki: Küçük çocuğun çişi üzerine su serpmeyi caiz kabul edenler
onun çişinin necis olmadığını kabul ettiklerinden dolayı değildir. Onun
giderilmesinde yükümlülüğü n hafifletilmesi içindir. İşte doğrusu budur.
Ebu'l-Hasan İbn Battal'ın sonra da Kadı lyaz'ın Şafii ve başkalarından küçük
çocuğun çişi tahir olduğundan ötürü üzerine su serpilir diye yaptıkları nakil kesinlikle
batıl bir nakildir.
Burada
sözü edilen su serpmenin gerçek mahiyetine gelince, bu hususta mezhep
alimlerimizin farklı kanaatleri vardır. Şeyh Ebu Muhammed el-Cuveynı Kadı
Hüseyn ve Beğavı'nin kanaatine göre bu çiş isabet eden şeyin diğer necasetler
gibi üstünü n su ile kapatılması ile olur. Öyle ki sıkılacak olursa suyunun
sıkılmaması gerekir. Görüşlerini şöyle açıklarlar: Bunun diğerinden farklılığı
başkalarının iki görüşten birisine göre sıkılması şarttır ama bunda sıkma şartı
ittifakla ön görülmemiştir. İmamu'l-Harameyn ve muhakkiklerin kanaatine göre su
serpmek -diğer necasetlerde çokça kullanıldığı gibi- kullanılmayarak suyun
akacak, gidip gelecek ve damlayacak dereceye ulaşmayacak şekilde kullanılması
ve necasetin üstünün su ile kapatılması ile olur. Başka türlü necasetlerde
kullanılan su miktarının ise suyunun kısmen akacak, döküldüğü yerden -sıkılması
şart olmasa dahi- damlayacak kadar çok olması şarttır. Sahih ve tercih olunan
görüş budur. Buna Aişe (r.anha)'nın: "Ona su serpti ama onu yıkamadı"
sözü ile: "Üzerine su serpti" sözü delildir. Allah en iyi bilendir.
Diğer
taraftan su serpmek, küçük çocuk yalnızca süt emme ile yetindiği sürece
sözkonusudur. Beslenecek şekilde yemek yemeye başlamış ise, o takdirde onun
çişinin yıkanmasının gerektiğinde görüş ayrılığı yoktur. Allah en iyi bilendir.